26 Şubat 2014 Çarşamba

Bir teselli ver :) Yemek yemek teselli eder mi?Yemeğin hayatımızdaki yeri...

Yemek ne olursa olsun tüm hayatımızın bir parçası...Ne yediğimizin bir önemi yok aslında insan yemek yedikçe zihni açılır derler tam olarak bu şekilde...İnsan yemek yedikçe kendine gelir..Tabii ki ölçüyü kaçrmamak gerekir,herşeyin fazlasının zarar olduğunu unutmayalım.
İnsanın yemek yemesi bazen karnının aç olmasından bazen depresif halde olmasından bazen ise çok mutlu olmasındandır.
Ne kadar önem taşıyor değil mi?Gerçekten de öyle..Bir düşünün bir arkadaş toplantısında sohbet esnasında yemek yenir,Sevgilisinden ayrılan insan kendini yemek yemeye verir...
Hiç düşündünğz mü büyük organizasyonlar hep yemeklidir;düğün kokteyl,eğlence,cenaze...
Kısacası yemek hayatımızın vazgeçilmez bir parçası Allahın bize bir lütfudur...Paylaştıkça,büyük sofralarda kuruldukça güzeldir...

20 Şubat 2014 Perşembe

KAHVE ÇEKİRDEĞİ


Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş.

“Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum” demiş.
Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı “Olur” demiş çekine çekine.
Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış.
“Şimdi, istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana” demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş… Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş babasına.
Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş.
Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış.

Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu.

Yemek masasında üç tabak duruyormuş.
Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş.
Sonra oğluna dönüp sormuş: “Ne görüyorsun?”
Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış. ”Havuçlar haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış.
Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış.
Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler.. ”

Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:

“Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler.

Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar.
Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler.
Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.
Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu. “Asıl ders bu değil!” dedi baba.
Oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi. “Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak…
İkisinde de bir tat yok ” Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı. “İçmek istersin herhalde” dedi.
Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü. “Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuva da işte böyle olur. Mis gibi, temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi…
Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tatlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar.”

Kahve taneleri gibi olabileceğiniz bir yaşam geçirmeniz dileğiyle…

12 Şubat 2014 Çarşamba

DÜNYA MUTFAKLARI HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ


Dünya Mutfakları kavramı küresel, ulusal, yerel olarak bölgelere göre sınıflandırılmış yemek pişirme ve servis yöntemlerini tanımlar. Mutfak terimi, çoğunlukla belirli bir kültürle özdeşleşmiş karakteristik yemek pişirme yöntem ve gelenekleri anlamına gelmektedir. 

Dünya mutfakları kullanılan malzemeler, farklı iklim ve eko sistemler, pişirme yöntem yada gelenekleri ve kültürel yönlerden birbirinden farklılıklar gösterebilir. 

Yöresel yiyecek hazırlama adet ve gelenekleri ile kullanılan malzemeler sıklıkla belirli bir coğrafi bölgeye özgüdür ve yerel mutfaklar genellikle kaynaklandıkları bölgenin coğrafi adı ile adlandırılırlar. Son yüzyılda besin koruma, depolama üretim ve sevkiyat alanlarında kaydadeğer gelişmeler olmuştur ve günümüzde pek çok ülke, şehir ve bölgede kendi geleneksel mutfanının yanı sıra dünya mutfaklarına da erişim olanaklıdır. 

Çağdaş dünyada da yeni yeni mutfaklar oluşmaya devam etmektedir. 

1970'lerde ortaya çıkan ve farklı mutfaklara ait gelenekleri birleştirmesine rağmen bilinen hiçbir mutfak tarzına dahil edilmeyecek olan Füzyon Mutfağı bunlara örnek olarak gösterilebilir.
  

5 Şubat 2014 Çarşamba

ÇİĞ KÖFTE YAPIMI

  • 500 gram köftelik esmer bulgur.
  • 1 adet küçük boy soğan
  • 8-10 diş sarımsak
  • 3 yemek kaşığı domates salçası
  • 1,5 yemek kaşığı biber salçası-isottan yapılmış ve acı olacak
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 2 çay kaşığı kimyon
  • 4 yemek kaşığı isot
  • 1 tatlı kaşığı sumak
  • 2 tatlı kaşığı yeni bahar
  • 1 küçük demet maydonoz
  • 1 demet yeşil soğan
  • 1 çay bardağı zeytinyağı

Adıyaman usulu çiğ köftenin tadına bakmak için artık öyle çok uzaklara kadar gitmenize gerek yok.Her markette bulabileceğiniz basit malzemelerle bu tada ulaşabilirsiniz. öncelikle çiğ köfte için isotu kasenin içerisine döküp üzerine zeytin yağını döküyoruz ve özünü alması için karıştırıyoruz.Daha sonra soğan ve maydonozu ince ince kıyıp başka bir kapta kenara alıyoruz.
Bulguru çiğ köfte tepsisinin içerisine döküyoruz.Bu sırada soğan sarımsağı da ince ince dövüp içine koyuyoruz.Tüm malzemeleri bulgurun içerisine koyup birbirine girene kadar iyice yoğuruyoruz.20 dakika kadar bu işlemi yaptıktan sonra kum kıvamında olduktan hemen sonra 3/4 kadar suyu ekleyip yoğurma işlemine devam ediyoruz.Suyu çekince isotlu zeytinyağı karışımını içerisine ekliyoruz.
Yoğurma işlemine devam ederken çiğ köfte tepsimizi tutmaya başlayacaktır.Bu sırada soğanı ve maydonozu ekleyeceğiz.
Çiğ köfteyi tepside toparlayalım tepsiyi kaydırıyorsa kıvama gelmiş demektir.Afiyet olsun :)