22 Temmuz 2014 Salı

Yaz Mevsiminin En Büyük Sorunu

Yaz mevsiminin en büyük sorunu: Terleme
Terlemenin insan vücudunda ısıyı dengeleme gibi önemli bir görevi bulunuyor. Ancak terlemenin fazla olduğu durumlarda, kişi özellikle sosyal hayatında olumsuzluklarla karşılaşabiliyor.

Yaz mevsiminde sıcak havanın da etkisiyle kişilerde aşırı terlemeler ortaya çıkabilir. Terlemenin ayak ve koltuk altında olması durumunda kötü kokular da ortaya çıkar ve bu durum kişinin sosyal yaşantısını kâbusa çevirir. Özelikle toplu taşıma araçlarında yazın sıklıkla karşılaştığımız aşırı terleme ve kötü kokular; iş hayatında, okulda ve hatta aile yaşantılarında rahatsızlık verici boyutlara gelmekte. 

Emsey Hospital’dan Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Nurettin Lüleci bizlere terlemenin ne olduğunu ve gerektiğinde nasıl tedavi edileceğini anlattı.


Vücudumuzda yer alan yaklaşık 5 milyon ter bezimiz, vücut ısımızı ayarlamakla görevlidir. Terleme konusunda görevli bir diğer önemli alan ise, beynimizde yer alan Hipotalamus’tur. Ter bezleri, sinir sistemimizin kontrolünde faaliyetlerini sürdürürken, burada oluşan anormallikler ve fazla çalışma durumları, terlemeyi arttırıcı etki gösterebilmekte ve fazla terleme olmakta. Duygusal veya fizyolojik pek çok nedene bağlı olarak gelişebilen terleme, özellikle de işi dolayısıyla tokalaşmak zorunda kalan kişilerin, ciddi sorunlar yaşamalarına neden olur.

Terleme nedenleri nelerdir?

Terleme, ani duygu değişimleri gibi duygusal nedenlerle ortaya çıkabiliyorsa da, çoğunlukla fizyolojik bazı sorunlara işaret ediyor.

Terleme, gündüzleri de görülebilen bir sorun olduğu gibi, aldığımız şikayetler ise çoğunlukla gece terlemeleriyle ilgilidir. Bu tür terlemeler, genelde kişinin sosyal hayatında bir sorun oluşturmaz. Ancak, kişinin kendisi ve uyku kalitesi açısından, oldukça rahatsız edicidir.

Hasta, uyandığında yatağını ya da yalnızca ense bölgesini sırılsıklam görebilir. Diyabet, hormonal bozukluklar ve diğer sistemik hastalıklarda da bu tür terlemeler olabilmektedir. Gece terlemeleri; uyku apnesi, menopoz ve andropoz ile birlikte görülebildiği gibi, alkoliklerde ve güçlü ağrı kesici ilaç kullananlarda da görülebilmektedir.

Terlemenin gündüzleri sıklıkla gerçekleşen kısmı ise; çoğunlukla baharatlı yiyecek tüketimi, sürekli sıcak içecekler içmek, (fırın çalışanları gibi) yoğun sıcaklık içeren alanlarda bulunma zorunluluğu, şişmanlık, yoğun strese maruz kalmak ve sigara içmek gibi nedenlerle ortaya çıkabiliyor.

Terleme tedavisinde Radyofrekans ve Ozon Terapi

Ayak ve koltuk altı terlemelerinde kötü kokuya, yüz terlemelerinde yüz kızarmasına neden olarak, kişiyi sosyal yaşantısında mahcup duruma düşüren ve çevresiyle olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen terlemenin tedavisi, kişinin sosyal yaşantısı ve öz güveni açısından büyük önem taşıyor. 

 

Peki, terleme tedavisi nasıl yapılır?

Ayak terlemelerinde; belde yer alan, ayaklarımızın damar ve sinirlerini kontrol eden merkezlere, Radyofrekans cihazı uyarıları verip, doğrulama yapıyoruz. Eğer doğru yerdeysek, bu yöntemle aşırı terlemeye neden olan sinirleri devre dışı bırakıyoruz ve hastalar bu problemden kurtulmuş oluyorlar. Bu uygulamalar, deneyim isteyen işlemlerdir ve genellikle, Türkiye’de ağrı kliniklerinde yapılır. El terlemelerinde de Radyofrekans uygulamaları söz konusudur.

Gece terlemeleri için; metabolik araştırmalar yapılmasında fayda vardır. Örneğin; diyabetin düzenlenmesi, kemik erimesine bağlı sorunların giderilmesi gece terlemelerini azaltabilmektedir.

Yaşın ilerlediği durumlarda; yani kadınlarda menopoz, erkeklerde andropoz dediğimiz seksüel faaliyetlerin zayıfladığı hallerde, bu tip terlemelerde daha fazla artış görülmektedir. Yani, olayın sistemik boyutunu göz ardı etmemek gerekir. Sistemik olarak uygulanan Ozon Terapi, metabolik dengesizlik durumlarında klinik düzelmelere katkı sağlamaktadır.

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Ramazan’da kalp sağlığınızı koruyun

Ramazan’da kalp sağlığınızı koruyun

Dr. Nuri Cömert, oruç tutan hem sağlıklı bireylerin hem de kalp rahatsızlığı olanların dikkatli olması gerektiğini belirtti.


Ramazan’da kalp sağlığınızı koruyun

Oruç, bir ay boyunca kişilerin beslenme alışkanlıklarının değiştiği bir dönemdir. Bunun sağlıklı bireylerin kalp sağlığı üzerinde birçok yararı olsa da sıcak yaz aylarında tutulan oruç, hem sağlıklı bireylerin hem de kalp rahatsızlığı olanların dikkatli olmasını gerektirmektedir. 

Memorial Antalya Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Nuri Cömert, sağlıklı bir kalp için Ramazan ayı süresince nelere dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Oruç tutmak kalbi korur

Oruç tutmanın kan yağlarını düzenlediği ve iyi huylu olarak bilinen (HDL) kolesterol düzeyini olumlu yönde etkilediği, oruç tutanlarda damar sertliğinin daha az olduğu, insülin duyarlılığının arttığı, oruç sayesinde kalp damar sistemindeki pıhtılaşma mekanizmaları, kolesterol ve koroner kalp hastalığı için bir risk faktörü olan homosistein gibi maddeler üzerinde olumlu değişimler olduğu ve strese dayanmanın kolaylaştığı bilinmektedir.

İftarda hızlı yemek tüketiminden kaçının

Oruçla birlikte gündelik öğün sıklığı azalır. Uzun süre maruz kalınan açlık ve sıcak hava nedeniyle oluşan sıvı kaybı gerekli tedbirler alınmadığı takdirde şikayetlere neden olabilir. İftar vaktinde aşırı ve hızlı yemek yemek vücuttaki kan akımının bağırsaklara yönelmesine sebep olur. Bu durumda diğer organlara giden kan miktarı azalabileceğinden kalp damar hastalığı olan kişilerde tansiyon düşmesi, göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, bayılma, baygınlık hissi gibi şikayetler oluşabilir. Bu durumdan korunmak için acele etmeden, özellikle sıvı alımına önem vererek ve kalori içeriği hafif gıdalardan başlayarak oruç açılmalıdır.

İftar sonrası hareket edin

Ramazanda alınan kalori miktarı azalmakla birlikte hareketsiz kalınan süre de arttığı için kilo düzensizlikleri yaşanabilir. İftar sonrasında düzenli ve orta tempoda yürüyüşler bu durumu ortadan kaldıracaktır. Sahur mutlaka yapılmalı ve sıvı içeriği zengin, hafif, gün içerisinde açlık hissini bastıracak gıdalar tüketilmelidir. Ramazan ayrıca sigara bırakmak açısından da değerlendirilebilir. Yeterli istek ve irade ile bir aylık dönemde sigara bırakma alışkanlığı kazanılabilir.

Kalp hastaları doktorlarına başvurmalı

Kalp ve damar hastalıkları nedeniyle (stent takılmış olan kişiler, açık kalp ameliyatı olanlar) ilaç tedavisi alan kişilerin oruç tutmasındaki karar  hastalığın ciddiyet derecesine göre doktor ve hasta diyaloğuyla verilmelidir. Hasta  oruç tutacaksa kullandığı ilaçlar doktor kontrolüyle düzenlenmelidir. Fakat ileri derecede kalp yetersizliği olanlar, kalp kapak hastalığı olanlar (özellikle yapay kapak takılmış olanlar), şeker hastalığıyla birlikte kalp damar hastalığı olanlar, insülin bağımlı şeker hastaları ve düzensiz kan basıncı olan kişilerin oruç tutması sakıncalıdır.

Bayramda vücudunuza yüklenmeyin

Bir aylık açlıktan çıkan ve az yemeye alışan vücuda, bayramda aşırı yüklenmek kalp damar hastalıklarına ve kan basıncı değişimlerine sebep olabilir. Ziyaretlerde yenilen ikramların kalori ve tuz dengesi ağır geldiğinden kan basıncı yükselmesi, göğüs ağrısı, çarpıntı ve benzeri durumlar yaşanabilir. Bayram ikramlarındaki fazla tuz miktarı tansiyon ve kalp hastalarında şikayetlere sebep olabilir. Bayram döneminde ölçülü ve dengeli gıda tüketimiyle vücudun eski ritmine yavaşça dönmesi temel esastır. Mümkünse yakın ziyaretlere yürüyerek gitmek kalp damar sağlığı açısından faydalı olacaktır. 

2 Temmuz 2014 Çarşamba

Ramazanda Vücut Detoksunu Güçlendirmenin 7 Yolu!

Ramazanda Vücut Detoksunu Güçlendirmenin 7 Yolu!
Avrupa'da orucun "açlık tedavisi" olarak tedavi sistemleri arasına girdiğini belirten Dr. Mustafa Yaşar, vücutta biriken toksinler ve serbest radikallerden oruçla arınıldığına işaret etti...


Uyguladığı doğal tıp metodlarıyla 9 yılda 90 bin hastanın tedavisi için umut olan Dr. Mustafa Yaşar, Ramazan ayında tutulan orucun bedenin iç temizliği ve sağlık açısından büyük önem taşıdığına işaret ediyor. Özellikle sabah 11.00 - 12.00 arası yarım saatlik uykunun safra sisteminin çalışmasına destek olacağını vurguladı.


Aynı zamanda Bitkilerle Tedavi Uzmanı (Fitoterapist) olan Dr. Mustafa Yaşar, Ramazan ayı boyunca vücutta biriken ve sağlık sorunlarına zemin hazırlayan serbest radikaller ve toksinlerden arınma sağlandığını kaydederken, bu detoks sürecini desteklemek için her gün bir fincan adaçayı ya da ıhlamur içilmesini önerdi.



Çörek otu da yumurta gibi tok tutuyor
Dr. Yaşar ayrıca bir gün yarım çay kaşığı keten tohumu, bir gün yarım çay kaşığı deve dikeni alınmasının bağırsak sisteminin çalışmasına ve vücudun arınmasına katkı sağlayacağını ifade etti. Çörek otunun da Ramazan boyunca birkaç kere gerek yemeklere katılarak, gerek yarım çay kaşığı ölçüsünde doğrudan alınmasının hem tokluk hissini destekleyici, hem de vücuttaki omega 3 dengesini sağlayıcı ve eksik yağ asitlerini tamamlayıcı etkisi bulunduğunun altını çizdi. Erik ve üzüm hoşaflarının da detoksu destekleyici yönleri olduğunu kaydetti.

Sahur yemeği karaciğer detoksuna destek oluyor

Sahur yemeğinin atlanmaması gerektiğine değinen Dr. Yaşar, karaciğer ve safra kesesinin alınan besinleri en iyi değerlendirdiği saatlerin gece 23.00 ila 3.00 arası olduğunu belirtti. Dr. Yaşar, "Bu saatlerde alınan gıdalar yeterli sindirilemez, karaciğerin asıl görevi olan detoksa da engel olur. 



Gece 3.00'ten sonra, yani sahurda alınacak gıdalar hem karaciğerin detoks faliyetini engellemez, hem de sindirim faaliyetleri daha düzenli olur." dedi. Ramazan'da tutulan orucun diğer aylarda da bir - iki sefer tekrarlanması için detoksun sene içinde desteklenebileceğini ve gelecek Ramazan için de hazırlık yapılabileceğini belirtti.


Ramazan'da ideal beslenme nasıl olmalı?
Vücudun serbest radikal yükünü artıran hayvansal gıda ve hamur işleri tüketiminin az olması gerektiğini vurgulayan Dr. Yaşar, şöyle konuştu: "Detoks esnasında, vücuda giren su miktarı önemlidir. Bir erişkinin günlük olarak 1.5-2 litre su tüketmesi, yaz aylarında bu miktarı artırarak 2-2.5 litreye çıkarması yerinde olur.



Hem sahur hem iftarda sıvı içeriği fazla olan meyve ve sebzelerin tüketilmesi, özellikle yaz dönemlerinde daha doğru olacaktır. İftardan 1-1.5 saat sonra yapılacak hafif egzersiz ve yürüyüşler, hem sindirim hem de detoks faaliyetlerini destekler."